tekafül

Katılım Bankacılığı Enstrümanları

Önceki yazımızda İslami Finans ve ülkemizdeki adı ile Katılım Bankacılığına giriş yapmıştık. Bu yazımızda da Katılım Bankacılığının temel prensipleri ile enstrümanlarını detaylandırmaya çalışacağız.
Faizsiz (Katılım) Bankacılığının oluşturulma nedeni ve çalışırken altın kuralı “Faizsizlik Prensibi”dir.
Genel iş alanı 3 parçaya ayrılabilir:
A. Fon toplama; kâr ve zarara katılma esasına göre fon kabul etmek ve müşteriye “sabit bir getiri” taahhüt etmemek,
B. Fon kullandırma; nakit kredi vermeyip müşterinin ihtiyaç duyduğu malı satıcıdan peşin alıp kendisine vadeli satmak veya iş sahibiyle proje bazında ortaklık oluşturmaktır.
C. Geleneksel bankacılık hizmetleri (bu hizmetlerde kesinlikle faizin her çeşidinden kaçınılmalıdır)
Katilim Bankaciligi

Katilim Bankaciligi

A. Fon Toplama Yöntemleri

Özel Cari Hesaplar
* Vadesizdir,
* İstenildiğinde çekilebilir veya ekleme yapılabilir.
* Herhangi bir kâr veya zarar sonucu doğurmayan hesaplardır.
Katılma Hesapları
* Vadeli hesaplardır, kâr veya zarara katılım vardır.
* Vadesinden önce para çekilebilir, vade bozulmaz.
* Ortaklık söz konusudur.
* Önceden belirlenmiş bir getiri ödenmez.
* Ödenecek getiri vade sonunda belli olur.
* Anapara garantisi verilemez.
* Sermaye- emek (mudaraba) yapısı üzerine kuruludur.

B. Fon Kullandırma Yöntemleri

İslami Finansın temelinde riba sözcüğünün (Türkçemizde faiz olarak geçen kelimedir) kâr marjı, vade farkı veya fiyat artırımı gibi terimlerle değiştirilmesi yeterli değildir. Dolayısı ile İslami Finansta yapılandırılacak tüm enstrümanlarda ticari faliyet, ürün / mal, kâr ve zarara ortak olmak ve tabiki sermaye-emek yapısı esas alınacaktır.
Türkiye’de kullanılan İslami Finansman enstrümanlarının çoğu murabaha esasına dayanmaktadır.

1. Kurumsal ve Bireysel Finansman Desteği – Murabaha (Maliyet Artı Kar Marjlı Satış/Mark-up trading)

Katılım Bankası ile fonu kullanacak olan kurumsal / bireysel müşteri arasında düzenlenecek sözleşme dahilinde, müşterinin ihtiyaç duyduğu her türlü emtia, menkul kıymet, gayrimenkul, hak ve hizmetin peşin olarak satın alınması ve kredi müşterisinin vadeli olarak borçlandırılması işlemidir.  Bir nevi kurumlar için işletme sermayesi ihtiyacının karşılanması anlamına gelir.
Bu yöntemle kullandırılacak fonlar karşılığında teminat alınması ve alım – satıma ilişkin belgenin katılım bankası ve müşteri tarafından muhafaza edilmelidir.
Murabahada banka müşterinin istemiş olduğu malı satın almakta ve satın alma fiyatına birtakım maliyetleri ve karı ekleyerek (örnek olarak malın fiyatı 100.000 TL olsun, masraflar, enflasyon ve kâr göz önüne alınarak +50% marj konularak 150.000 TL’ye) müşteriye satıp teslim etmektedir. Burada banka mülkiyetin üzerinde bulunduğu süre içerisinde gerçekleşebilecek mala ilişkin riskleri üzerinde taşımaktadır.
Murabaha yöntemiyle fon sağlamayı 9 adımda özetleyebiliriz:
1. Müşteri Bankaya fon sağlaması için başvurur,
2. Banka müşteri için elindeki veriler, sektör ve kamu kaynaklarından kredi değerlemesi yapar, uygunsa ilgili ticaret / mal / hammadde için fon limiti tahsis eder,
3. Müşteri ihtiyacı olan mal / hammadde için satıcı ile bir ön anlaşma (vaad) yapar,
4. Müşteri Banka ile kâr oranı ve geri ödemede anlaşır,
5. Banka Satıcıya mal / hammadde için sipariş verir,
6. Banka mal / hammadde satıcıdan peşin olarak alır,
7. Banka peşin aldığı mal / hammaddeyi müşteriye vadeli satar ve mal / hammadde müşteriye teslim edilir,
8. Banka müşteri ile sözleşmede antant kaldıkları fon + kâr miktarı kadar borçlandırır,
9. Müşteri borcunu Bankaya vadesinde öder
Banka, murabaha yoluyla doğrudan mal / hammadde ticaretinde bulunmakta ve bu yüzden elde ettiği kazanç da şeriat kurallarına göre ticari bir kazanç olarak meşru sayılmaktadır.
Murabahanın riba / faize girmemesi için temel esasları:
* Murabaha, bir malın veya hammaddenin, alıcı ve satıcının arasında anlaşması neticesinde belirli bir kâr marjının eklenmesi ile ödemeyi direkt satıcıya yapma işlemidir.
* Murabaha işleminde kesinlikle gerçek bir malın ticareti söz konusu olmalıdır.
* Murabaha işleminde genel kural dayanıklı malların finansmanıdır. Ancak dayanıklılık azaldıkça sözgelimi toptan et finansmanında vadeler kısa tutularak finansman yapılabilmektedir.
* Murabaha işleminde, alkol ve tütün gibi islamî kuralların dışında finansman mümkün değildir.
* Malın mülkiyeti ödeme taksitleri bitene ve mal nihai alıcısına satılana kadar bankada kalacaktır.
* Murabahada banka, hem satıcı hem de müşterisi ile iki ayrı sözleşme imzalamaktadır. Sözleşme imzalanırken, satılan ürün fiyatının, teslim ve ödeme planının belirlenmesi gerekmektedir.
* Murabahada malların üçüncü kişilerden satın alınmış olması zorunludur. Alıcı satıcı arasındaki dolaylı ilişki kabul edilemez.
* Satıcı müşterisinden vadede mal bedelini ödeyeceğine dair teminat isteyebilir. Bu teminat ipotek, rehin, bono, senet veya ihracat vesaiki olabilir.
* Alıcının mal bedelini vadede ödememesi halinde malın fiyatı arttırılamaz. Aynı zamanda alıcının mal bedelini vadeden önce erken ödemesi halinde ise malın fiyatı üzerinden indirim yapılamaz.
* Maddedeler içerisinde en önemlisi ise murabaha işlemlerinde alıcıya nakdi ödeme yapılamamasıdır. Ticari bankacılıktaki nakit kredi finansmanı seçeneği olmayan İslamî bankalar murabaha işlemlerinde de ödemeyi direkt alıcıdan bağımsız satıcıya yapmak zorundadır.

2. İcara (Leasing, Finansal kiralama)

İcara, geleneksel anlamdaki bankacılık sisteminin finansal kiralama faaliyetlerine benzemekte olup, doğrudan satış yerine, kiralama süresi sonunda mülkiyetin sembolik bir değer üzerinden alıcıya geçmesidir.
Faizsiz bankacılık faaliyetinde bulunan Katılım bankası, bir ekipmanı ya da bir binayı müşterilerinden birisine sabit bir tutar üzerinden ve sabit bir dönem için kiraya verir. Kâr-zarar ortaklığı ilkesinin aksine, bu tür bir sözleşmede önceden belirlenmiş ve sabit kılınmış bir getiri vardır.
Leasing temelde bir orta vadeli kredi işlemidir. Alışılmış kredi ilişkisinden farkı, kredinin kiracıya nakit olarak verilmemesidir. Kiracı, işinde kullanmak üzere almak istediği sabit kıymeti seçer ve bankadan bu işlem için kendisine kredi tahsis edilmesi talebinde bulunur. Banka tahsis ettiği krediyi kiracının seçtiği malın alımında kullanır. Banka satın aldığı sabit kıymeti kiracının kullanımına tahsis eder.
Kiralama süresi boyunca malın bakımı, onarımı, sigorta primleri vb. sorumlulukları kiracıya aittir.
İcara sürecini 9 adımda özetleyebiliriz:
1. Müşteri Bankaya fon sağlaması için başvurur,
2. Banka müşteri için elindeki veriler, sektör ve kamu kaynaklarından kredi değerlemesi yapar, uygunsa ilgili mal / hammadde için fon limiti tahsis eder,
3. Müşteri ihtiyacı olan mal / hammadde için satıcı ile bir ön sözleşme (vaad) yapar,
4. Müşteri Banka ile kâr oranı ve geri ödemede anlaşır,
5. Banka satıcıya mal / hammadde için sipariş verir,
6. Banka  mal / hammaddeyi satıcıdan peşin olarak alır,
7. Banka peşin aldığı mal / hammaddeyi  sözleşmede yer alan vade ve döviz cinsinden müşteriye kiralar,
8. Müşteri Bankaya kiralarını öder,
9. Banka sözleşme sonunda kiralanan mal / hammaddeyi müşterisine sembolik bir ücretle devreder.
Not:
* Finansal kiralama sözleşmeleri 3326 sayılı Finansal Kiralama Kanunu gereği 4 yıldan kısa süreli olamaz. Ancak Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen bazı sabit kıymetler için süre 2 yıla kadar kısaltılabilir.
* Geleneksel bankalar finansal kiralama yapma yetkisine sahip olmadıkları için büyük ortak kendisi olmak üzere finansal kiralama şirketleri kurmuşlardır. 90’lı yıllardan bu yana Katılım Bankaları selefi özel finans kurumları ve Finansal kiralama şirketleri icara işlemini yapabilmektedir.

3. Mudaraba (Emek – Sermaye ortaklığı / trust financing)

Mudaraba (emek-sermaye) sermaye sahibi ile bilgi-deneyim yani emek sahibi girişimcinin bir araya gelerek bir proje ortaklığı yapmalarıdır.
Mudaraba tipi finansman metodunda, ilgili iş veya projenin bütün masraflarını sermaye sahibi karşılar. Fon kullanacak girişimci ise işe emek ve ustalığını koyar. Güvene dayalı bir ortaklıktır.
Mudarabada, işin kârı, daha önceden belirlenen ve anlaşılan oran üzerinden taraflar arasında paylaşılır. Ortaklık ile kurulan iş / projeden zarar edilmesi durumunda, sermaye sahibi zararın tamamını karşılar. Emek sahibinin zararı o ana kadar harcadığı bilgi, deneyim, emek ve zamanıdır, buna alternatif maliyette diyebiliriz.
İstisnai olarak; zararın meydana gelmesinde müşterinin kasıt ve ihmali varsa, bu zarar kendisine tazmin ettirilebilir. Banka zararı minimuma indirmek için girişimcinin projesini çok yönlü olarak etüt etmeli; iş modeli, iş planı, MVP (minimum viable product / minimum uygulanabilir ürün), prototip ve fizibilitelerini derinlemesine uzman ekipleri ile incelemelidir. Kötüye kullanım, hesapsız ve kontrolsüzlük ihtimallerine karşı banka girişimciyi düzenli denetler ve gözlem altında tutar. İş / Proje  öngörülen fazlarda öngörülen miktarda kâr yapmadığı durumda fon kullanımını durdurabilir, fon harcanmasını belli mihenk taşları ve başarı göstergelerine bağlayabilir..
Bu modelde fon sahibi Katılım Bankası iş / projenin bütün masraflarını karşılar. Katılım bankalarının girişimci veya fon talebi yapan müşterisine fon kullandırması müşterek mudaraba sözleşmesi ile akit altına alınır. Bu sözleşme içinde; fon sahibi bankarabbü’l-mal (sermayedar), fon kullanan müşteri ise mudarib tanımı altında anılır.
Banka, mudaraba sözleşmesi içinde iş / proje kazancından isteyeceği kâr oranını müşterisine bildirir. Mudaraba usulü daha çok ticaretin finansmanında kullanılır. Bu ticaret dahili ve harici olabilir.

4. Müşaraka (Sermaye ve Kar-zarar ortaklığı / Partnership financing) 

Müşarakada müdarabadan farklı olarak ortaklığın her iki tarafı hem emek hem de sermayelerini bir araya getirir.
Müşaraka, bir yatırım / projenin finansmanı sağlanmak amacıyla, ortaklardan biri banka olmak şartıyla iki yada daha fazla ortağın, sözleşme hükümlerine göre ortaklık kurduğu, yatırımın sonuçlanmasından sonra kar ve zararın aynı şekilde sözleşmedeki katılma payları oranında paylaşıldığı bir ticari ortaklık ve fonlama türüdür.
Müşarakada ortakların çabalarının veya sermayelerinin eşit olması gerekmiyor. Başka bir deyişle müşaraka iki ve daha çok kişinin ticaret yapmak ve kârı paylaşmak üzere ortaklık kurması olup, burada her ortak şirkete belli tutar sermaye veya sermaye + emeği ile ortak olmaktadır. Net karın paylaşılması sözleşmede akit altına alınmaktadır. Zarara katlanma ise sermaye oranlarına göre yapılmaktadır.
Bankanın kâr ve zarardan alacağı pay ile varsa alacağı teminatlar, “Kâr-Zarar Ortaklığı Yatırımı Sözleşmesi” ‘nde açıkça belirlenir.
Not: Bu sözleşmelerde proje kârlılığından bağımsız olarak önceden belirlenmiş bir kâr taahhüdü söz konusu olamaz.
Müşaraka yöntemi genellikle sanayi ve ticaretin finansmanında kullanılır. Teçhizat ve makine sağlanmasında müşaraka yöntemi başarıyla uygulanabilir.
 
Müşarakayı teknik olarak ikiye ayırabiliriz:
* Sürekli Müşaraka: İş / proje devam ettiği süre içerisinde banka ve müşterinin ortaklığı devam eder.
* Azalan Müşaraka: Bankanın ortaklık payı, zamanla hisselerinin belirlenmiş vadelerde müşteri tarafından satın alınması ve proje bittiğinde tamamen müşterinin mülkiyetine geçmesi ile tamamlanabilir.
Müşaraka sürecini 5 adımda özetleyebiliriz:
1. Müşteri Kar-Zarar ortaklığı yapmak için Bankasına başvurur,
2. Banka ortaklık için proje ve ortaklık değerlemesi yapar, uygunsa ortaklığa karar verir,
3. Banka ile ortak olacağı müşteri arasında “Kar-Zarar Ortaklığı Sözleşmesi” imzalanır,
4. Ortaklık projesi uygulamaya geçer,
5. Ortaklık projesi sonunda oluşan kar veya zarar taraflar arasında paylaşılır.
Müşaraka ve Mudaraba arasındaki temel farklar: 
* Müşarakada tüm ortaklar yatırım yapmaktadır. Mudarabada ise yatırım sermayedar tarafından yapılmaktadır.
* Müşarakada tüm ortaklar, mudarabada ise sadece mudarib yönetimde söz sahibidir.
* Müşarakada zarar sermayedeki paya göre dağıtılır, Mudarabada ise zarar sermayedara aittir.
* Müşarakada tüm ortaklar sınırsız sorumluluk sahibidir.
* Müşarakada tüm varlıkların mülkiyeti ortaktır. Mudarabade ise tüm varlıklar sermayedarın mülkiyetindedir.

5. Karz-ı hasen (Faizsiz Ödünç)

İslami kurallara göre nakit para finansmanı yoktur, borç verme işlemi de sadece faizsiz borç anlamına gelen karz-ı hasen ile geçerlidir.
Karz-ı hasen daha çok yoksullara temel gereksinimlerini karşılamak için verilmekte olup, bu nedenle boyutları küçük ve etkisi sınırlıdır. Ayrıca Katılım bankalarının kullandırdıkları kredi tanımında geçen ve herhangi bir şekil ve surette verilen ödünçler kapsamında Katılım bankalarınca müşterilerine karz-ı hasen vermeleri uygulaması gösterilebilir.
Banka yönetimi zor durumda olan, banka ile büyük ölçüde çalışan müşterilerine karşılıksız olarak, durumu düzeldikten sonra aynen tahsil edilmek üzere kaynak tahsis edebilir.
Not: Katılım bankaları bu durumda kara ve doğabilecek zarara katılmazlar. Burada kar veya zarara ortaklık söz konusu olmadığı için, karz-ı hasen, toplanan fonlardan değil, katılım bankalarının özsermayelerinden veya cari hesaplarından verilebilmektedir.
Karz-ı hasen’de herhangi bir menfaat beklenmez. Taraflar arasında yapılan sözleşmede geri ödeme, verilen borç miktarına eşit olmaktadır. Karz-ı hasende belirlenen süre de bağlayıcı değildir. Alacaklı taraf, istediği zaman alacağını talep etme hakkına sahiptir.

6. Selem (İleriye dönük satın alma, future sale) 

Para peşin, mal veresiye olacak şekilde yapılan satış türüdür. Cinsi, miktarı, niteliği belli standart mallarda yapılır. Kısaca belirli şartlarda vadeli mal satışının tersidir.
Selem, ödemenin nakit olarak sözleşme anında yapıldığı, ancak satın alınan varlığın teslimatının önceden belirlenmiş tarihe kadar ertelendiği bir alım-satım işlemidir.
Selem daha çok emtia finansmanında kullanılmakta olup, peşin ödeme karşılığı ileri vadede teslimata dayalı ileri (forward) sözleşmeler ile aynı sözleşmelerdir. Bir başka deyişle banka paralel selemle riskini hedge ettiği selem sözleşmesi, belli tutardaki standart bir malın, menkul kıymetin, finansal göstergenin ya da yabancı paranın işlem anında belirlenmiş fiyattan, belirli bir yerde ve belirli bir tarihte satın alınmasını ya da satılmasını içeren alım-satım (vadeli işlem) sözleşmesidir.
Selem sözleşmeleri genellikle tahıl, petrol, demir ve benzeri ölçülebilir ve standartlaştırılabilir emtia üzerine yapılmaktadırlar. Bu sözleşmelerin fonlanması için çıkarılan sukuklar, ikinci el piyasada nominal değer üzerinden işlem görebilmekte olup, emtianın teslim tarihindeki fiyatına yönelik beklentiler doğrultusunda alınıp satılabilmektedir
Salam kapsamındaki işlemlerde malın fiyatı spot piyasada ödenir, ancak teslim edilmesi belli bir süre sonra gerçekleşir. Yapılan anlaşmalarla ticaretin konusu, fiyatı ve teslim tarihi tam olarak belirlenir. Mal zamanında teslim edilmezse müşteri ödemesini geri alır ya da mal teslim edilinceye kadar beklemeyi tercih edebilir.
Not: Türkiye ‘de enflasyonun çok yüksek olduğu dönemlerde evlenecek çocukları için aileler beyaz eşya ve mobilya gibi malları ön ödemeli kampanyalar ile alırlardı. Dolayısı ile hem enflasyondan etkilenmez, hemde çocuklarının evlendiği günlerde yeni çıkabilecek güncel modelleri alma hakkını elde ederlerdi.

7. İstisna (Siparişe dayalı satın alma)

Belirli bir bedel karşılığında, hammadde üreticiden olacak şekilde sanatkarlara bir eşya yaptırmak üzere yapılan sözleşmedir.
İstisna prensipleri ticarete konu olan malların dışında selem ile temel olarak aynıdır.
 
İstisna ile Selem arasındaki temel farklar:
* İstisna, seleme göre daha özel mallar için geçerli bir sözleşmedir.
* Selem sözleşmesinden farklı olarak istisna sözleşmesinde spot piyasada malın ücretinin hepsi ödenmeyebilir.
* İstisna sözleşmesi, sözleşme tarihi bitmeden, üretici mallar üzerinde çalışmaya başladığı anda tek taraflı iptal edilebilir. Selem sözleşmesi ise ancak sözleşme işleme konulmadan iptal edilebilir. Sözleşme işleme konulduktan sonra iptal edilemez.
* Malın teslimi selem sözleşmelerinde tespit edilmiştir. Ancak istisna için böyle bir ayarlama yapılmamıştır.
* İstisna sözleşmeleri belirli bir malın üretimi (ev inşası) için iken; selem sözleşmesi emtia ve tarım ürünleri için olabilir.

8. Mal Karşılığı Vesaikin Finansmanı

Mal karşılığı vesaikin finansmanı, Banka ile fon kullanan arasında düzenlenecek olan yazılı bir sözleşme dahilinde, mal karşılığı vesaik mukabilinde fon kullandırılması işlemidir.
Dış ticaret ve kambiyo mevzuatı çerçevesinde, Katılım bankası ile fon kullanan gerçek ve tüzel kişi arasında düzenlenen bir sözleşmeye istinaden, mal karşılığı vesaikin, Banka tarafından peşin satın alınması ve vadeli olarak fon kullanana daha yüksek bir fiyattan satılmasıdır.
Vesaikin finansmanı enstrümanında da gerçek bir malın ticaretinin yapılması gerekmektedir. Bir anlamda yurtdışı kurumsal finansman desteği olarak nitelendirilebilir.
Not: Dış ticarette, ihracatı yapan taraf malla birlikte sadece suret evrak gönderir, malı gümrükten çekebilecek orjinal belgeleri kendi bankasının ithalatçının ülkesindeki muhabir müşteri bankasına gönderir. Malın bedelini ödeyen ithalatçı / alıcı evrakları (sevk belgesi, fatura vb) muhabir bankadan alıp malını gümrükten çeker.
Dış ticarette; ithalatçıya karşı güven tam olmalı, ithalatçının ödeme gücü hakkında kuşku bulunmamalı, malın ithal edildiği ülkedeki siyasi, ekonomik ve hukuki şartların istikrarlı ve güvenilir olması gerekmektedir.

9. Sukuk (İslami Bono)

Sukuk ticari bir varlığın menkul kıymetleştirilerek sertifikalar aracılığıyla satımı ve daha sonra kiralanmasıdır. Varlık bir müddet sonra tekrar geri alınır.
Sukuk, varlık senedi veya menkul kıymetleştirilmiş varlık şeklinde de isimlendirilmektedir. Sukuk diğer borç senetlerinden (Bono, Tahvil, vb.) farklı olarak varlığa dayanmak zorundadır. En basit şekliyle sukuk bir varlığa sahip olmayı veya ondan yararlanma hakkını göstermektedir.
Sukuku diğer borç senetlerinden ayıran en temel özellik, nakit akışı hakkı yanında mülkiyet hakkınında sukuk sahibine verilmesidir.
Katılım bankaları, Hazine Müsteşarlığı veya özel sektör tarafından ihraç edilen kira sertifikaları ihalelerine girip, aktiflerine kira sertifikası alabilmekte aynı zamanda kendileri sukuk ihraç edebilmektedirler. İhraç edilen kira sertifikaları BİST’de list edildikten sonra, Borsa İstanbul Borçlanma Araçları Piyasasında alınıp satılabilmektedir.
Sukuk faizsiz olması özelliği ile İslami esaslara uygun bir menkul kıymet olarak kabul edilir; proje, varlık ve bilanço endeksli olarak düzenlenebilmektedir. Genellikle icar veya diğer sukuk anlaşmalarından oluşur, tedavül kabiliyeti olup olmamasına göre ikincil piyasası olan ve olmayan sukuk şeklinde de bir ayrıma tabi tutulabilir.
Sukuk enstrümanının işlem hacminin önümüzdeki yıllarda Türkiye ‘de de yüksek oranda artması bekleniyor.
Not:
1. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Türkiye’de Kira Sertifikaları ile ilgili ilk Tebliği 1 Nisan 2010 tarihinde yayımladı. İkinci tebliği ise daha geniş kapsamlı olarak 2013’te yayımlandı.
2. Türkiye’nin de üyesi bulunduğu İslam Kalkınma Bankası’nın net aktif değerlerini teminat göstererek çıkarttığı Sukuk, kredi derecelendirme kuruluşlarından “AAA” kredi notu alıyor, bu sayede geleneksel yatırımcılardan da çok ciddi talepler görmektedir. Ek olarak; İslami bankalar, Sukuk şeklinde bono ve tahvil çıkararak, ipotekli konut kredisi ve otomotiv kredileri veriyorlar.

10. Tekâfül (İslami sigorta)

Tekafül, modern dünyadaki sigorta uygulamasının İslam dünyasındaki karşılığı sayılabilir.
Paylaşılmış sorumluluk veya paylaşılmış garanti prensibine dayanmakta olup, klasik sigortacılıktaki belirsizlik kavramı bulunmamaktadır. Tekâfül, “dayanışma” anlamına gelmekte olup, Arapça kökenli bir kelime olan kefaletten türemiştir.
İslam dünyasında çeşitli ülkelerde, farklı yorumlarla uygulanmakla birlikte, aşağıdaki ilkelerde asgari müştereklik vardır:
* Kâr amacı gütmeyen sigortalıların bir araya geldiği kooperatif sigortacılığı.
* Sigorta şirketinin biriktirdiği fonların faiz dışı yatırım araçlarında değerlendirilmesi.
* Hasar ve sorumlulukların katılımcıların paylarına göre bölündüğü bir toplumsal sigorta havuzu modeli.
Tekafül, geleneksel sigortacılıktan farklı olarak ortak sigortacılığı baz aldığı için İslami kurallar dahilinde yapılabilmektedir. Genellikle tekafül sözleşmelerinde mudaraba veya vekalet usulleri uygulanmaktadır. Her iki şekilde de, katılımcılar ve şirketin kar paylaşımı esas alınmıştır. Örneğin mudaraba usulü sigortacılıkta, şirket de grup üyesi olup, yönetim ücreti almazken, vekalet usulünde şirket sisteme katılmayıp, yönetim ücreti almaktadır.
Üç tip tekafül türü vardır:
* Genel Tekafül (İslami Genel Sigorta),
* Aile Tekafül ( İslami Hayat Sigortası)
* Retekafül (İslami Reasürans) dür.
Tekafül tipi islami sigortada sigortalı yatırdığı primlerin nasıl değerlendirildiği ve nerelerde kullanıldığını bilmek ve sorgulanmak ister.
 
Tekafül sigorta sürecini şu şekilde özetleyebiliriz:
* Mal / varlığını sigorta ettirmek isteyen sigorta kurumuna gelip üye olurlar ve belli bir süre (yıllık, aylık) bedel öderler.
* Bu para onların namına kaydedilir, toplanan paraların belli bir miktarı hasarları ödemek için ayrılır, geri kalanı ile de yatırım ve ticaret yapılır.
* Yapılan yatırım ve ticarete de bütün üyeler ortaktır, bazen yapılan ticaretin geliri sigortalıların hasarlarını karşılamakta, üstü de fona gelir kaydedilmektedir.
* Gelir fazla olmaz ise hasarlar havuza toplanan paradan ödenir.
* Kurumun giderleri de yine fondan ve ticari, gelirden karşılanır.
Türkiye’de hükümetin son hazırlığı ve ekonomiden sorumlu bakanlarının açıklamaları ile tüm sigorta şirketlerimiz hazırlıklarına başladı. Umuyoruz çok yakında sadece pencere usülü ile değil islami hassasiyetleri önceleyen Tekafül sigorta şirketlerimiz olacak.
 
Sonraki yazılarımızda; İslami Finans enstrümanları ile bugün çok popüler olan Crowdfunding (Kitlesel Fonlama), Blockchain (Blok zinciri) ve CryptoCurrency ICO (Kripto Para halka arzları) benzerlikleri ve beraber nasıl çözülebileceği konusunda düşüncelerimi yazacağım.
 Scroll to top