İlgi Alanları
İlgi duyduğum ve iş geliştirmeyi hedeflediğim alanlar hakkındaki makale ve önerilerimi bu kategori altında yayınlayacağım
İlgi duyduğum ve iş geliştirmeyi hedeflediğim alanlar hakkındaki makale ve önerilerimi bu kategori altında yayınlayacağım
IETT verilerine göre sadece İstanbul ‘da toplu taşımada her gün 5.7 milyon kişi toplu taşıma vasıtalarını kullanıyor. Ankara ‘da 3 milyon ve İzmir ‘de ise bu rakam 1.5 milyonu aştı. Zoraki yolculukların yerini konforlu, hızlı ve kolay ulaşımın alması gerektiği bir döneme giriyoruz.
UITP ‘nin desteği ile modern toplu ulaşım servislerine geçiş
AB (Avrupa Birliği) ‘nin toplu taşımacılık ile ilgili direktifler ve kararlar UITP (International Association of Public Transport) ‘in onayından geçiyor. 1885 yılında kurulan UITP 2 bin 900 üyesi ile toplu taşımacılık sektörünün en büyük sivil toplum kuruluşu. Yani havayolları için IATA, karayolları için IRU ne ise toplu taşımacılık sektörü içinde UITP aynı görevi icra ediyor. Bugüne kadar UITP ‘nin birçok büyük şehrimizde düzenlediği etkinlik ve konferanslar ile toplu ulaşım kalite ve hizmetlerini ülkemiz kurum ve özel sektörü ile buluşturdu, bundan sonra da kamu, belediyeler, ulaşım şirketleri, sektöre iş ve katma değer geliştiren girişimcileri uluslararası standartlar ve yolcu deneyimleri konusunda yönlendirici olmasını bekliyorum.
Toplu taşıma, güvenli, kolay, etkin, temiz ve en uygun maliyet ile gidebilme şeklinde tanımlanabilir, dünyanın toplu ulaşım da en iyi beş şehrini şu şekilde sıralayabiliriz;
1. Tokyo, Japonya – Tokyo’daki toplu taşıma sistemi, hafif raylı sistem, gemi, otobüs ve metro hatlarından oluşuyor. Tokyo’da toplu taşımanın büyüklüğünü ifade etmenin en iyi yolu, toplam seferlerin sayısı ABD’de ve Kanada’da düzenlenen sefer sayılarının toplamına eşit.
2. Newyork, Amerika – Dünyanın en uzun metro sistemine sahip olan New York’ta toplu taşıma, gemi, otobüs, tren, metrolar ve yaya ve bisiklet yollarıyla sağlanıyor. New York, ABD’de toplu taşımanın kullanımının özel taşımacılıktan daha fazla olduğu ve nüfusunun yarısından çoğunun arabasının olmadığı tek şehir. New York’ta gece yarısından sonra bile istediğiniz zaman yolculuk edebilirsiniz.
3. Londra, İngiltere – Londra ‘da dünyanın en eski metro sistemi halen günde 3 milyonun üzerinde insanı taşımaktadır. Metro dışında dok alanlarını kapsayan otomatik hafif raylı sistem DLR, tramvay sistemi ve meşhur kırmızı iki katlı otobüsleri ile dünyanın en iyi toplu taşıma sistemlerinden biri karşımıza çıkıyor. Londra toplu taşıma sistemi oldukça modern ve iç tasarımı ile rahattır, bir sonraki vasıta ne zaman geleceğini dijital işaretlerle kolayca görülebilirsiniz.
4. Paris, Fransa – Paris Metrosu, dünyadaki en eski ikinci metro sistemidir. Paris ‘de gitmek istediğiniz yere bir metro istasyonundan sadece 500 metre yürüyerek gidebilirsiniz. Paris ‘de gitmek istediğiniz yere metroyla gidemiyorsanız çözüm sadece bir bisiklet olabilir.
5. Moskova, Rusya – Dünyanın en dakik metro sistemi olarak anılan Moskova Metrosu verimlilik, hız ve modernliği ile bilinir. Ortalama bir iş gününde metro, 8.2 milyonun üstünde yolcu taşıyarak dünyanın en yoğun metrolarından biri haline geliyor. Metro sistemindeki her istasyon, güzel ve süslü bir mimariye sahip olması ile adeta bir müzeyi andırmaktadır.
Yolcuya götüreceğimiz hizmetlerin ana kriterleri güvenlik, konfor, hızlı, çoklu-kanal erişilebilirlik ve uygun maliyet olmalıdır. Nüfusun ve şehirleşmenin hızla arttığı bu dönemde teknolojinin gelişimi, yatırımların doğru yönlendirilmesi, akıllı şehirlerin gelişim stratejileri ve toplu ulaşım çözümlerinin iyileştirilerek geliştirilmesi ‘yolcu odaklı’ bir perspektifle görülmeli ve yolcuyu merkeze alarak eyleme dökülmesi gerekiyor.
Geleneksel mecralarda kullanılan pazarlama ve hizmete erişim enstrümanlarının yetersiz kaldığını bir dönem giriyoruz. Dolayısıyla sahada fiziksel temas (bayi, şube), ADK (Alternatif dağıtım kanalları), Kiosk cihazlar, çok fonksiyonlu (QRKod, Temazsız EMV, manyetik bilet, OCR, Barkod, NFC) validatör, müşteri hizmetleri, internet ve mobil akıllı cihazların gücü göz ardı edilmemeli. Bunlara ek olarak web, mobil web, e-mail, SMS, mobil uygulama ile sosyal medya kanalları üzerinden interaktif pazarlama iletişimi, markalar ile etkileşim ve sosyal sorumluluk projeleri aktif bir şekilde kullanılmalı.
Omni-channel ile mevcut ve potansiyel müşteriler için yerinde (lokasyon temelli), zamanında ve doğru araçlar tercih edilmeli. Yolcumuzun bize gelmesini beklenmeden kendisine gitmeliyiz ya da geldiğinde onu tanıyarak, kişiye özel kampanya, ekosistem markalarımızda indirim veya promosyonlar sunmalıyız.
Bugün yaşanan kötü deneyimin yolcuyu alternatif ödeme ve geçiş yöntemlerine yönlendirdiğini unutmamalıyız!
Yolcuyu merkeze alan her kanaldan alternatifli hizmet ve çözümler sunan toplu ulaşımın artık bir zorunluluktur. Özel sektör rekabeti ve hizmet çeşitliliğinin vatandaşımıza yarayacak, kaliteli ürün ve hizmete daha kolay ve uygun fiyata alacak.
1. Kredi kartları ile geçiş
Halen birçok şehirde Vakıfbank, BKM Express ve Ziraat Bankası bu hizmetleri sunuyorlar. Yakın dönemde Bonus, World, Axess kredi kartı ağlarının bu hizmeti standart haline getirmesini bekliyorum. Eğer bizim kredi kartı ağlarımız bunu gerçekleştirmez ise yakında Visa ve Mastercard ‘ın Dijital Cüzdan hizmetleri ile bu işi standart haline getirmeye çalışacaklar..
2. Banka kartları ile geçiş
Türkiye ‘de halen 100 milyon üzerinde banka kartı bulunduğunu düşündüğünüzde, 15 milyon bankacılık hizmeti almayan vatandaş dışında herkesin bir banka hesabı ve bu hesaba bağlı kartı var. Dolayısı ile hem ulaşım şirketleri hem de belediyeler için nakit yerine geçecek bu özelliğin bir an önce gerçekleşmesini bekliyorum.
3. Cep telefonları ile geçiş
Geleneksel cep telefonlarında barkod, QRkod ve SMS şifreleri ile yeni nesil cihazlarda da NFC ve mobil cüzdanlar ile toplu ulaşım Uzakdoğu ve Avrupa ‘da standart haline gelmeye başladı. Son olarak Vodafone Fiji ‘de bu tip bir uygulamayı başlattı. Turkcell ‘in T-Cüzdan ile Şanlıurfa ‘da denemeleri olduğunu biliyoruz, bu uygulamanın yaygınlaşmasını bekliyorum.
4. Sadakat uygulamaları
Finans, Perakende ve İletişim sektörleri için dokunulacak müşteri sayısı azaldıkça sadakat ve mevcut müşteri de derinleşmek en önemli strateji haline geldi. Her gün en az 2 kez aynı ulaşım yöntemini kullanmak durumunda olan yolcularımıza neden sadakatlerinden dolayı katma değer ve fayda sağlanmıyor. Yeni dönemde bu konuya yatırım yapan kazanır.
5. Ulaşım kartlarının alışverişte geçmesi
Ulaşımda yolcunun cüzdanında yer edinen ulaşım şirketleri gözünü bu kartları finans ve ödeme kuruluşları ile ortak projeler geliştirerek günlük hayata daha fazla sokmaya dikmiş durumda. Bu sayede değişilmez ve sürekli kullanılan kart haline getirerek yolcudan sadece ulaşım değil alışveriş de markalar üzerinden alınacak komisyonlar ile büyümek istiyor. Çok doğru strateji tabi doğru proje ve müşteri deneyimleri ile değerlenecek bir konu olarak görüyorum.
6. Online bakiye yükleme (OTA)
Online / çevrimiçi internet ve mobil ortamda iken cep telefonundan ulaşım kartlarımıza bakiye yükleyebilmeliyiz. Toplu taşıma aracına binerken kartınızda bakiye olmaması ve inmek durumunda kalmanız artık tarih olmalı. Validatörler çevrimiçi hale gelecek veya kartlarımız dijital/mobil cüzdanlar ile mobil ortamda otomatik yüklenebilir hale gelecek.
7. Kişiye özel reklam ve kampanyalar (proximity marketing)
Yolcuların akıllı ulaşım kartları ile turnike ve validatörlerden geçerken demografik ve iletişim bilgilerine kadar biliyoruz. Yakında, toplu ulaşım istasyonları, durakları ve hatta vasıtaya yaklaştığında yada bindiğinde kişiye özel reklam ve marka kampanyaları göreceksiniz.
8. Kişi sayma ve vasıtada kimler var
Toplu taşıma araçlarına yerleştirilecek 2D ve 3D sensörler sayesinde vasıtanın doluluk oranını görebileceğiz. Bu sayede durak da bekleyen yolcular alternatif hat ve vasıtalara yönlendirilebiliriz.
Aynı şekilde iç ve dış kamera sistemleri, en basiti NFC özellikli akıllı cihazlar daha gelişmiş yüz tanıma sistemleri ile vasıtada kimler var anlayabileceğiniz bir döneme geçiyoruz.
9. Wi-Fi ve 3G standart hale gelmeli
Yeni nesil vasıtalarda Wi-Fi ve dış mekanda giden araçlarda da 3G ‘nin standart hale gelmesini bekliyorum. Her gün toplu taşıma vasıtalarında yolcuları gözlemliyorum, eskiden sıkıcı geçen yolculuklar artık akıllı mobil cihazlar vasıtasıyla müzik, kitap/makale okuma, sosyal veya kişisel sohbet edebileceğimiz uygun vakitlere dönüşmeye başladı. Kimse elinden cihazı bırakıp etrafına ve durak tabelaların bile bakmıyor, çoğu ineceği durağı bu yüzden kaçırıyor.
10. Sosyal Burs ve yardım
Yolcular ulaşım kartları ve akıllı cihazlarındaki cüzdanları aracılığı ile havuz hesaba para aktarması ve ulaşım ihtiyacı olan kullanıcılara bu toplanan paranın dağıtımı artık mümkün. Yakında İtalya ‘daki askıda kahve ve ülkemizde de örnekleri uygulanan askıda ekmek uygulaması benzeri ses getirecek bir sosyal sorumluluk projesi çıkararak markaların sponsorluğuna sunabiliriz.
Bu konuda sonraki makalelerimizde hak ettiğimiz toplu ulaşım servisleri, çözümleri, iş modelleri ve paydaşları aktarmaya çalışacağım.
Kalın sağlıcakla,
Onur Baran Çağlar
Temeli bir oturtalım önce, Eğitim, öğretim ve öğrenme iç içe kavramlardır. Eğitim ve öğretimin amacı öğrenmeyi sağlamaktır, dolayısı ile eğitim ve öğretimin amacına ulaşması için öğrenmenin gerçekleşmesi gerekiyor. Kişisel düşüncem eğitimin temel taşları, okul ve öğretmenlerin önemi hiç azalmayacak özellikle Türkiye ‘de daha da artmasını bekliyorum.
Bunun yanında öğrenim alanı teknolojiler, cihazlar, mecralar, medya ve içerik değiştikçe bilgiye erişim yöntemleri, sektörün paydaşları ve oyunun kuralları değişiyor ve dönüşüyor. Sektör çok hızlı büyüyor, 2011 ‘de “Dijital Öğrenim (e-learning)” sektörü 2011 yılında $35,6 milyar ‘dan, 2013 ‘de $56,2 milyara, araştırmalar gösteriyor ki 2015 ‘de bu rakam 2 ‘ye katlayacak.
1. “Kendi kendine öğrenme (Self paced)” kategorisi özellikle Amerika ve Avrupa ‘da çok hızlı büyüyor, orta doğu
2. “Destekleyici / Tamamlayıcı (Complementary)” kategorisinde istatistikler 2013 yılında üniversite öğrencilerinin 46% ‘sının en az 1 dijital (online) kurs aldığını, 2019 ‘de bu oranın 50% ‘yi geçeceği öngörülüyor.
3. “Herkese açık” kategorisinde son kullanıcılar dışında Fortune 500 şirketlerinin 41,7% ’sinin çalışanlarına geleneksel eğitimler ile teknolojik eğitimleri beraber vermeye başladı. Yakında yerine teknoloji ile kolaylaştırılan eğitim oranlarının artacağı aşikar.
Sektörün büyümesi ile yeni içerik sağlayıcılar, kullanıcı deneyimine yönelik dizayn ve tasarım ajansları, oyun firmaları, yazılım ve servis geliştiriciler, teknoloji ve cihaz üreticileri, veri yönetimi ve anlamlandırmada uzmanlaşan firmalar, operatörler, ve son kullanıcıya anlatacak bilgi, deneyim ve içeriği olan birçok marka da oyuna dahil olacaklar. İletişim sektöründen sonra Finans, Sağlık ve Perakende sektörlerininde oyuna dahil olmasını bekliyorum.
Dijital Öğrenme alanında her geçen gün çıkan ulusal ve uluslararası marka, kurumsal markaların ürün ve hizmetleri ile ilgili yayınladığı içerikler, geleneksel ve dijital medyanın içerikleri, çeşitli konulardaki uzmanlar, eğitmen ve öğretmenlerin içerikleri ile veri de hızla büyüyor.
Bu büyük verinin analizi Dijital Öğrenimi geliştirebilir
* Öğrenim süreçlerini daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olacak. Eğitimlerin ne kadar süre ve oranlar ile tamamlandığı gibi istatistikler,
* Eğitim katılanların davranış modelleri, tıklama ve takip detay analizler,
* Kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş kurslar,
* Katılımcıların geri bildirimleri; öneri, şikayet ve memnuniyetleri,
* Katılımcıların ROI (return on investment / yatırımın geri dönüşü) analizleri, aldığı katkı, memnuniyet anket ve raporları,
İçerik üretecilerine, servis sağlayıcı, eğitim markasına ve mecra sahiplerine yol gösteri olacaktır.
Bireylerin fiziksel alanda (tarihi mekan, müze, ören yeri gezileri, vb.) bilmediklerini öğrenmek, oyunlaştırılmış senaryo içinde kural ve konulara hakim olmak, markaların çalışanlarına eğitim alanında (fabrika ve mağazalarında) ve müşterilerine ürünleri hakkında istendiği anda ve yardım almadan bilgi vermelerini kolaylaştırmak gerekiyor. Bunun en kolay yoluda gerçekliği artırarak son kullanıcın yanında ayırmadığı ve vücudunun bir parçası haline gelen mobil akıllı cihazlarına girmektir.
Sonraki makale de tüm bu konulardaki son gelişmeleri, takip edilmesi gereken ve öne çıkan girişim ve şirketleri aktarmaya çalışacağım
Barış içinde, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir 2015 olsun canım ülkem ve tüm dünya için
Kalın sağlıcakla,
Saygılarımla,
Onur Baran Çağlar
Kaynak: 29 Ekim 2014 eMarketer, Efma ve Infosys “Perakende Bankacılığında İnovasyon” etkinliği
Şubelerin belli oranda yaşaması, geleneksel nesile hizmet sunabilmesi ve marka güvenirliliği için bazı inovasyonlara ihtiyaç var, anketlerde müşterilere değer katacak bazı inovasyonlar sıralanmış, gelin birlikte bakalım.
Sonraki yazılarımda, önümüzdeki yılların Akıllı Şehir çözüm ve servisleri konusunda edindiğim izlenimler ile bilgi ve deneyimleri harmanlayarak güzel öneriler yapmayı hedefliyorum.
1900 yılında dünya nüfusunun sadece % 13’ü şehirlerde yaşıyordu. 2050 yılına kadar bu sayı % 70’e varmış olacak. Her yıl dünyaya İstanbul’a eşdeğer 5 şehir ekleniyor. Diğer taraftan 2007 yılında dünya yeni bir dönemin eşiğinden geçti. Tarihte ilk kez insan nüfusunun çoğu şehirde yaşamaya başladı ve şehirleşme her geçen gün hızla artmaktadır. 2010 yılı verilerine göre 5 milyondan fazla nüfusa sahip 59 metropol var, bu rakam 2001’deki sayının % 50 daha fazlası demek.
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ‘nun 2014 yılın sonunda yayımladığı verilere göre şehirlerde yaşayan nüfusun toplam nüfusa oranı 54% ‘e ulaşmış durumda. 1960 ‘da 34% idi. 2015-2020 yılları arasında şehirlerde yaşama oranının her yıl ortalama 1,84% artması beklenirken, 2020-2025 için 1,63% ve 2025-2030 için 1,44% yükseliş öngörülüyor.
Türkiye ‘nin nüfus ve şehirleşme durumu:
Daha önce benzeri görülmemiş bu şehirleşme, özellikle dünyanın genişlemekte olan ülkeleri için ekonomik ve sosyal ilerlemenin bir simgesi olduğu kadar, dünyamızın altyapısı için de çok büyük bir yük oluşturuyor. Şehirleşme, yerel ve ulusal yönetimler için eğitim, kamu güvenliği, sağlık, enerji, su, telekominikasyon, gıda, trafik, bankacılık, ulaşım, inşaat gibi birçok alanda çözüm geliştirme ve meydana gelen sorunları çözmek için “akıllı sistemler” geliştirmelerini zorlu hale getiriyor.
Bilişim teknolojilerini tüm alanlarda kullanarak şehirlerde ortaya çıkan sorunları çözmek ve daha yaşanabilir kentler oluşturmak için şehirlerimizin “akıllı” dönüşümlere ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle akıllı bilişim teknolojileri, akıllı ürünler, yeni düşünce okulları, akıllı binalar, akıllı güvenlik, akıllı teşhis, akıllı kaynak, akıllı diyalog, akıllı para, akıllı altyapı, akıllı yollar geliştirerek hep birlikte akıllı bir dünya inşa etmeliyiz.
Günümüzde kentlerin yasadıkları sorunları çözmeyi ve kentlerde yasayanların hayat kalitesini artırmayı amaçlayan “Akıllı Şehir” çözümleri önem kazanmaktadır ve dünyadaki pek çok şehirde hızla uygulamaya geçmektedir. Akıllı sistemler şehir yaşamında ve toplumlarda davranış değişiklikleri oluşturuyor, düşük karbon salınması, çevreyi koruma bilinci, daha az tüketme, kendi enerjisini üretme, ekonomilerin gelişmesine yol açan, teşvik edici faaliyet seçenekleri sunmaktadır.
Akıllı Kent çözümleri temelde Kent Bilgi Sistemi (KBS) ve Coğrafya Bilgi Sistemi (CBS) gibi kentlerin bilgi teknolojileri altyapı sistemlerine bütünleşmiş ve gerçek-zamanlı bilgiye dayalı karar almayı mümkün kılacak şekilde hayata geçirilmektedir. Akıllı kent çözümleri enerji, su, ulaşım, kentsel hizmetler ve sağlık hizmetleri başlıkları altında incelenebilmektedir.
Bu tanımların anlatmak istediği ortak kavramlardan yola çıkarak Akıllı Kentleri; gelişmiş bir Kent Bilgi Sistemine sahip, vatandaşların bütün hizmetlerden sabit veya mobil sistemleri vasıtası ile yararlanabildiği, her alanda bilgi dönüşleri sağlayan bütünleşik bilgi organizasyonu üzerine kurgulanmış kent yapılanmaları olarak tanımlayabiliriz.
Akıllı şehir olmak için neler gerekli?
Akıllı Şehir Yapılanması
Akıllı Şehir bileşenleri:
Akıllı Şehir yapılanması için olmazsa olmazlar:
Dünyada öne çıkan akıllı şehirler
Hayat kalitesi, çevreye saygı ve bilişim teknolojilerinin akıllı kullanımı gibi kriterlerin dikkate alınarak hazırlanan akıllı şehir örnekleri:
Avrupa birliği destekleri alan Akıllı Şehir projeleri:
Türkiye ‘de devlet destekleri alan Akıllı Şehir, İlçe ve projeleri:
Şimdilik bu makaleyi burada bitirelim. Sonraki bölümlerde Akıllı Şehir nasıl olunur? Akıllı Şehir bileşenlerinin detayları, altyapıları, üst yapıları, çözümleri, günümüz teknolojileri ile vatandaş etkileşimleri ve gelecek vizyonları konularına ayrı ayrı gireceğiz.
Buraya kadar anlattığım konsept ve teoriden sonra, nasıl geçeceğiz diyenlere işi fazlandırarak anlatmak ve konuyu bir sonuca bağlamak istiyorum.
Şu an Türkiye ‘de tüm bankaların Dijital Bankacılık 2.0 fazına geldiğini düşünüyorum, gelemeyenlerin rekabette pek şansları olmadığını düşünüyorum.
Fazları kısaca özetlemek gerekirse;
Buraya kadar anlattığım teorik ve pratik konseptleri iş modeli, katma değerli servisler ve teknik olarak da dizayn etmiş biri olarak sizlere aktardım. Dolayısı ile aklınızda; “yeni bir danışman mı?” soru işareti oluşmasın!
Yakın da Bankacılık ve Ödeme Sistemleri dünyasında ses getirecek başlangıçta küçük, zaman içinde önemli trafik ve topluluklara erişeceğine inandığım bazı hikaye ve servisler dizayn ediyorum.
Yakında görüşmek üzere, kalın sağlıcakla
Onur Baran Çağlar (@obcag00)
ING ‘nin son reklam kampanyası o kadar akılda kalıcı, esprili ve ağızlara pelesenk oluyor ki söylemeden geçemeyeceğim; “Eski köye yeni adet!”, “Bankacılığı çok değiştirdiler, değilmi dede!”. Hem çok nüktedan hem de geleneksel kalanlara iyi bir mesaj veriyor.
Bende naçizane kendi bilgi ve deneyimim ile konuyu özetleyen aşağıdaki grafiği çizerek Bankacılık 3.0 ‘ın tanımını ortaya koyuyorum.
Önceki başlıklarda anlattığım konuları “İlişki Bankacılğına geçiş” başlığı altında aşağıdaki çizimde özetlemeye çalıştım.
Kısaca açıklamak gerekirse;
Mahrem gördüğü konularda veya bazen bazı işlemleri kendi yapmak istiyor (self servis)
Sosyal ilişkilerimizde olduğu gibi sürekli sık boğaz eden, sevgisi ve mesajları ile boğan değil, biraz serbest bırakan, kalite ve yaşattığı eşsiz deneyimler ile kovalanan bir marka olmaya çalışalım.
Makalenin devamı var! >>>
Tanıştığım ve teşrik-i mesaide bulunduğum birçok yönetici geleneksel bankacılığı Bankacılık 2.0 ‘a taşıdıklarını iddaa ediyorlardı. Dinamik Telekom ve Internet sektöründe yoğrulmuş biri olarak bu söylemlerin arkasında radikal değişimler ve gelişmeler bekliyordum.
İçine girince daha net gördüm ki; Bankacılık 2.0 diye bahsedilen aşağıda çizimde simüle etmeye çalıştığım gibi birşeymiş.
Özetle Bankacılık 2.0:
Bence bir sonraki radikal geçiş yani Bankacılık 3.0 tamamen “Müşteri ve Deneyim Odaklı” olacak. Aşağıdaki çizimde simüle etmeye çalıştığım gibi, hedef kitlelerinizin günlük yaşantısına ve ihtiyaçlarına odaklanmalısınız. Örneğin;
Tabi üstteki ve çoğaltabileceğim tüm örnekleri öncelikle güçlü bir UX (User eXperience) ile mobil ve dijital kanallardan başlayarak dizayn etmeli daha sonra diğer ADK kanallarında desteklemelisiniz.
Bankacılıkda her iki tarafın konuya bakışını, ihtiyacını ve beklentilerini anlayabilirsek müşterinin memnuniyetini tabi olarak da banka yöneticilerinin (aynı zamanda patronun) memnuniyeti ve kazancını maksimize edebiliriz.
Yukarıda ki çizim ile her iki tarafın ilişkiye bakışının özetlemeye çalıştım;
Makalenin devamı var! >>>
“Klasik Bankacılık OUT, Deneyim IN!” bölümünü okumak için tıklayın!
Bir önceki başlıkta değindiğimiz Omni-channel yaklaşımı ile hedef kitlemiz ve mevcut müşterimiz bize gelmeden bizim onlara giderek eşsiz bir deneyim yaşatmamız gerekiyor. Bu deneyim o kadar şeffaf ve kusursuz olmalı ki, diğer müşterilerimiz de bu deneyimden çevrimiçi ve word-of-mouth (ağızdan ağıza pazarlama) etkilenerek ürün ve hizmetlerimize gelmeli.
Müşteriler;
Müşterimizi ve ihtiyaçlarını iyi analiz edebilir, ihtiyacı daha oluşmadan anlayabilir ve öneriler ile gidebilir isek bizi hayatının bir parçası yapabilir.
Müşteriler markanıza bir aşk markası gibi sarılmalı, içinde bulunduğu çevrelerde sizi pazarlamalı ve hatta savunarak avukatlığınızı yapmalı. Bu sayede yüksek reklam ve pazarlama maliyetlerinizi aşağıya çekebilir, sizde paralelde daha çok müşteri deneyimine önem vererek ürün ve hizmetlerinizi mükelleştirmeye odaklanabilirsiniz.
Burada Spor kulüpleri (özelliklede Futbol) örnek alabiliriz, hiçbir spor kulübü taraftarlarına stada gelmesi ve kulübün lisanslı ürünlerini alması için para vermiyor. Her ortamda, platformda ve aile içinde dahi sizi karşılıksız savunan ve çevresindekileri sizin renklere bağlamaya çalışan gönüllüler ordunuz olduğunu bir düşünün!
Makalenin devamı var! >>>
“Bankacılık 2.0 ‘dan 3.0 ‘a geçiş” bölümünü okumak için tıklayın!